Gözlük, kontakt lens ya da lazer… Görme kusurlarını düzeltmek için yıllardır başvurduğumuz seçenekler bunlarla sınırlı gibi görünüyor. Özellikle LASIK dediğimiz göz ameliyatının, her tıbbi yöntemde olduğu gibi sınırları ve riskleri bulunmakta. Peki ya korneayı kesmeden ve lazer kullanmadan yeniden şekillendirmek mümkün olsaydı? Bu konuda yürütülen bir çalışmada yer alan elektromekanik yeniden şekillendirme (EMR) adlı yöntem, bu soruya umut vadeden bir yanıt sunuyor.
EMR’nin Temel Mekanizması
Görme kusurlarını düzeltmeye yönelik olan LASIK ve benzeri lazer tabanlı ameliyatlar, korneanın bir kısmının kalıcı olarak çıkarılmasına dayanıyor. Oysa kornea, son derece hassas ve karmaşık bir yapıya sahip. Bu noktada ortaya çıkan basit ama radikal soru şuydu: Korneayı kesmeden de şekillendirmek mümkün mü?
Bu sorunun cevabını arayan bilim insanları, korneanın mikroskobik yapısını hedef alan farklı bir yol izledi. Lazerle doku çıkarmak yerine, dokuyu bir süreliğine şekil değiştirebilir hâle getirmenin mümkün olup olmadığını test ettiler. Bunun için daha önce kıkırdak gibi sert dokuların şekillendirilmesinde kullanılan elektromekanik yeniden şekillendirme (EMR) adlı bir yöntem korneaya uygulanıyor.
Kornea, şeklini büyük ölçüde kollajen liflerden oluşan düzenli bir ağ sayesinde korur. Bu ağ, lifleri bir arada tutan elektrik yüklü iyonik bağlarla güçlendirilmiştir. EMR, bu bağları kalıcı olarak kırmak yerine, yalnızca kısa bir süreliğine zayıflatmayı hedefliyor. Elektromekanik yeniden şekillendirme, adını da buradan alıyor. Yöntemde uygulanan kısa süreli elektriksel uyarılar, korneanın içindeki bu bağların geçici olarak daha esnek hâle gelmesini sağlıyor. Bu kısa zaman aralığında kornea, dışarıdan uygulanan bir şekle uyum gösterebiliyor, istenen forma getirilebiliyor. Elektriksel etki ortadan kalktığında ise doku kendi kimyasal dengesine geri dönerek bağlar yeniden güçleniyor ve kornea yeni şeklini kalıcı hâle getiriyor.
Yani EMR, korneayı zorlayarak değil, onu kısa süreliğine “ikna ederek” yeniden şekillendirmeyi amaçlayan farklı bir yaklaşım sunuyor.
EMR’nin Deney Süreci
Araştırmacılar, elektromekanik yeniden şekillendirme yönteminin gerçekten işe yarayıp yaramadığını görmek için çalışmayı laboratuvar ortamına taşıdı. Yani yöntem, yalnızca teorik bir fikir olarak kalmadı; gerçek kornea dokusunda test edildi. Deneylerde, ex vivo (canlıdan alınmış, laboratuvar ortamında kısa süreliğine canlılığını koruyan) Yeni Zelanda tavşanı gözleri kullanıldı.
EMR uygulaması için özel olarak tasarlanmış, korneanın doğal eğriliğine uyum sağlayan yeniden şekillendirme lensleri geliştirildi. Bu lensler kornea dokusuna kontrollü elektriksel uyarıların verilmesini sağladı. Amaç, korneanın mikroskobik yapısındaki bağları kalıcı olarak kırmak değil; yalnızca kısa bir süreliğine esnek hâle getirmekti.
Elektriksel uyarılar sırasında korneanın şekil değişimi, optik koherens tomografi (OCT) adı verilen ileri görüntüleme tekniğiyle anlık olarak takip edildi. Böylece araştırmacılar, korneanın ne kadar ve nasıl şekil değiştirdiğini yüksek hassasiyetle ölçebildi. Yöntemin güvenliğini değerlendirmek için yalnızca şekil değişimi değil, doku sağlığı da incelendi. İkinci harmonik üretimi (SHG) mikroskopisi, korneanın kollajen liflerinin düzenini koruyup korumadığını ortaya koyarken; konfokal mikroskopi ile hücrelerin canlılığı değerlendirildi.

Peki Sonuçlar Ne oldu?
Uygulanan kısa süreli elektriksel uyarılar sırasında, korneanın istenen yönde şekil değiştirebildiği gözlemlendi. Daha da önemlisi, bu değişimin yalnızca geçici bir deformasyon olmadığı; elektriksel etki ortadan kalktıktan sonra da korneanın yeni şeklini koruyabildiği görüldü. Araştırmanın dikkat çekici bulgularından biri de tüm bu süreç yaşanırken korneanın saydamlığının büyük ölçüde korunmuş olmasıydı. Görme kalitesi açısından kritik öneme sahip bu özellik, EMR’nin potansiyelini artıran unsurlar arasında yer alıyor. Ayrıca hücre ölümü büyük ölçüde yüzeydeki epitel tabakasıyla sınırlı kalırken, görme açısından kritik olan stromadaki hücreler (stromal keratositler) canlılığını sürdürüyor.

LASIK’e Göre Avantajları
EMR yönteminin en dikkat çekici yönlerinden biri, lazerin her hasta için uygun olmadığı durumlarda devreye girebilme potansiyeli taşıması. İnce korneaya sahip bireyler, yüksek dereceli görme kusurları bulunan ya da kornea ektazisi riski taşıyan hastalar için LASIK her zaman güvenli bir seçenek olmayabiliyor. EMR ise kornea dokusunu kalıcı olarak ortadan kaldırmadan çalışıyor. Bu sayede korneanın biyomekanik bütünlüğü korunurken, lazerle yapılan ameliyatlarda görülebilen doku ablasyonu ya da yapısal zayıflama söz konusu değil. Bu da yöntemi teorik olarak, LASIK’in riskli kabul edildiği hasta grupları için daha güvenli bir seçenek haline getiriyor.
Bir diğer önemli avantaj ise hız. Araştırmacılara göre yaklaşık bir dakika gibi kısa bir sürede tavşan gözünün korneası, yeniden şekillendirme kontakt lensinin eğriliğine uyum sağladı. Bu süre, LASIK ameliyatının uygulama süresiyle büyük ölçüde benzer; ancak EMR’de bu etki, kesi yapılmadan ve lazer kullanılmadan elde edildi.
Teknolojik açıdan bakıldığında EMR’nin sunduğu bir başka potansiyel kazanım ise maliyet. Daha basit bir elektrokimyasal sistemle çalışması, EMR’nin ileride lazer tabanlı yöntemlere kıyasla çok daha düşük maliyetli ve küresel ölçekte daha erişilebilir bir seçenek hâline gelme potansiyelini de beraberinde getiriyor.
Tüm bu özellikler bir araya geldiğinde, EMR yalnızca LASIK’e bir alternatif olmakla kalmayıp; lazerin uygun olmadığı durumlarda da kullanılabilecek yeni bir seçenek sunabilecek, daha az invaziv bir yaklaşım olarak öne çıkıyor.
Laboratuvardan Kliniğe Giden Yol
Her ne kadar sonuçlar umut verici olsa da, EMR şimdilik laboratuvarla sınırlı bir yaklaşım. Araştırmacılar, EMR yönteminin hayvanlar üzerinde kapsamlı biçimde test edilmesi ve ardından insan deneylerine geçilmesi gerektiğini vurguluyor. Çalışmanın baş araştırmacısı Prof. Michael Hill bu durumu şu sözlerle özetliyor:
“Yaptıklarımız ile klinik uygulama arasında uzun bir yol var. Ancak bu noktaya ulaşabilirsek, bu teknik oldukça geniş bir kullanım alanına sahip, çok daha düşük maliyetli ve hatta potansiyel olarak geri döndürülebilir olabilir.”
Bu çalışma, görme tedavisinde kesmeye ve doku kaybına dayalı yaklaşımların ötesine geçen, moleküler düzeyde son derece incelikli bir kapı aralıyor. Belki de gelecekte gözlükten kurtulmanın yolu, lazer ışınlarından değil; birkaç dakikalık bir elektriksel dokunuştan geçecek.
Kaynak
Stokolosa, A. M. et al. Electromechanical Cornea Reshaping for Refractive Vision Therapy. ACS Biomater. Sci. Eng.9, 595–600 (2023).


