COVID-19 pandemisi sırasında yapılan bir araştırma, 55 ülkeden 52’sinde çocuklar için aşıların önemli görülme oranının düştüğünü ortaya koydu. Amerika’da ebeveynlerin yaklaşık %20’si aşılar konusunda kararsız durumda ve bu durum, bu yıl üç aşısız kişinin ölümüne neden olan kızamık salgınının sebeplerinden biri. Dünya Sağlık Örgütü’nün uzman grubu, aşı karşıtlığının nedenlerini üç ana kategoride topluyor: Güven eksikliği, kayıtsızlık ve erişim zorluğu. Güven eksikliği, aşıların güvenliği ve etkinliği ile sağlık sistemine duyulan güvensizlik olarak değerlendirilirken kayıtsızlık, risklerin düşük olduğu düşüncesiyle aşıya ihtiyaç duymama hali şeklinde tanımlanıyor. Erişim zorluğu ise adından da anlaşılacağı gibi aşıya kolay ulaşamama anlamına geliyor.
Tampere Üniversitesi’nden sosyal bilimci Dr. Pia Vuolanto’nun 2021-2024 arasında yedi Avrupa ülkesinde yaptığı VAX-TRUST araştırması, kararsızlığın genellikle “Bu aşı çocuğuma ne yapacak? Sağlığımı nasıl etkileyecek?” gibi kişisel endişelerle başladığını gösteriyor. Bu şüphelerin beslenmesinde, arkadaşlardan duyulan hikayeler ve medyada yer alan olası yan etki vakaları önemli rol oynuyor. Ciddi yan etkiler nadir görülse ve veriler çoğu insan için aşıların faydalarının risklerinden ağır bastığını gösterse de, bu anekdotsal hikayeler güçlü bir etki yaratıyor.

Etkili İletişimin Altın Kuralları
1. Dinleyin, Yargılamayın
Araştırmacılar, aşı konusunda endişe duyan biri karşınıza çıktığında yapılması gereken ilk şeyin yargılamamak olduğunu vurguluyor. İnsanların cahil, mantıksız ya da internetteki yanlış bilgilere kandıkları varsayımı yanlış. “Hemen ‘bu saçma’ ya da ‘bu doğru değil’ diyerek karşılık verirseniz onları kaybedersiniz”. Cambridge Üniversitesi’nden Dr. Mohammad Sharif Razai, “Endişelerin ne olduğunu, spesifik engellerin neler olduğunu öğrendikten sonra, bunları tek tek ele alabiliriz” diye açıklıyor.
2. Görüşünüzü Paylaşın
Konuşma sırasında bilgi ve görüş sunmak kritik önem taşıyor. 2023’te yayınlanan sistematik bir inceleme, güvenilir sağlık profesyonellerinden gelen tutarlı ve net tavsiyelerin hamilelik döneminde aşılanma oranlarını önemli ölçüde artırdığını buldu. Sağlık profesyoneli olmayan kişiler de bu mesajları paylaşabilir. Finlandiyalı araştırmacı Vuolanto, “Biraz kararsız olanlar için, neden aşı olduğunuzu, neden aşılara güvendiğinizi içeren kişisel deneyiminizi paylaşmak çoğu zaman yeterli oluyor” diyor.
3. Motivasyonel Görüşme Tekniği
Bu yöntem, sağlık çalışanı ile aşı adayı arasında empatik ve saygılı bir konuşma içeriyor. Aşılanma önerisiyle başlayıp, karşı taraf tereddüt gösterirse “Neden emin değilsiniz?” sorusuyla devam ediyor. Örneğin, Kanada’nın Quebec eyaletinde yapılan bir denemede, doğumdan sonra KKK aşısı ve otizm konusunda endişeli bir ebeveynle konuşurken: “Dünya çapında 500’den fazla çalışma, aşı ile otizm arasında hiçbir bağlantı olmadığını göstermiştir. Otizm sıklığı aşılı çocuklarda da aşısız çocuklarda da aynı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?” şeklinde bir yaklaşımla görüşülen ebeveynlerin çocuklarında yedi ay sonra aşılama oranı %76’ya çıkarken, kontrol grubunda %69’da kaldı.
4. Dürüst Olun
Belirsizlikleri kabul etmek ve şeffaf olmak anahtar önem taşıyor. 2023’te yapılan bir inceleme, kesin ifadeler kullanmanın tersine etki yapabileceğini, bilimsel konsensüs ve kanıt ağırlığının iletilmesinin daha etkili olduğunu buldu. KKK gibi köklü aşılar için “kesinlikle güvenli, bu konuda soru işareti yok” demek uygunken, yeni aşılar için teknolojinin test edildiği ve potansiyel yan etkilerin hızla tespit edilebileceği vurgulanmalı.

Farklı Yaklaşımların Gerekliliği
Tek bir yöntem aşı kararsızlığı gibi karmaşık bir sorunu çözemez. Amerika’da 16.000’den fazla çocuğu kapsayan bir analiz, erken çocukluk aşılarını tamamlamayan çocukların %27’sinin durumunun ebeveyn tutumlarından çok sağlık sistemindeki sorunlardan kaynaklandığını gösterdi. Araştırmacılar ayrıca internetteki yanlış bilgilerin aşı kararsızlığına katkıda bulunduğunu düşünüyor ve bu sorunla mücadele için “ön-çürütme” yöntemlerini geliştiriyorlar. Bu yaklaşım, insanlara aşı karşıtı yanlış bilgilerde sık kullanılan teknikleri (duygusal tanıklıklar, zararlı olduğunu iddia eden anekdotlar) tanımayı öğretiyor.

Çevrimiçi Mücadele
Sosyal medyada aşı yanlış bilgisi paylaşan arkadaş ve aile üyeleriyle karşılaşıldığında, gerçek hayattaki taktiklerin benzerlerini uygulamak öneriliyor: küçümsemeden, konuşma kurarak ve doğru bilgi paylaşarak.
Aşılar son 50 yılda 150 milyon yaşam kurtarmış, hastalıkları önlemenin en verimli (maliyet-etkin) yollarından biri olmasına rağmen, karşılarında güçlü bir rüzgar esiyor. Araştırmacılar bilimsel yaklaşımla bu soruna çözüm ararken, dinleme, anlayış gösterme ve doğru bilgi paylaşımının önemini vurguluyor.
Yüksek gelirli ülkelerde nüfusun yaklaşık %2’si aşılara kesinlikle karşıyken, %20’si kararsız durumda. Bu kararsız kesimle kurulan etkili iletişim, toplum sağlığı için kritik önem taşıyor.
Kaynak
Nature 642, 289-291 (2025) doi: https://doi.org/10.1038/d41586-025-01771-z