Kahvede “böğürtlen”, “çarkıfelek”, “ananas”, “kakao” gibi doğal aromaları duymaya artık daha sık başladık. Ama çoğu kişinin bilmediği bir şey var: Bu tatlar kahvenin içine sonradan eklenmiyor. Aslında hepsi fermentasyon dediğimiz tamamen doğal bir süreçle oluşuyor.
Peki bu nasıl oluyor? Basitçe anlatalım.
Kahve Çekirdeği Aslında Meyvenin Tohumu
Kahvede aldığımız “meyvemsi”, “çiçeksi”, “baharatsı” tatların büyük kısmı aslında çekirdeğin yetiştiği rakım, toprak yapısı, mikroklima ve o bölgedeki doğal mikroorganizmaların etkileşimiyle oluşur. Yani kahvenin aromatik potansiyeli daha tarladayken şekillenmeye başlar.
Kahve ağacından topladığımız şey kiraza benzeyen bir meyve. İçindeki çekirdek ise bizim “kahve çekirdeği” dediğimiz tohum. Bu tohum, meyvenin kendi şekeri ve etrafındaki doğal mikroorganizmalarla temas ettiğinde fermente olmaya başlıyor.

Bu fermantasyon, tıpkı yoğurdun mayalanması, bozanın olgunlaşması ya da ekşi maya ekmeğin kabarması gibi oldukça tanıdık bir süreç.
Fermentasyon Neden Aroma Oluşturuyor?
Fermentasyon sırasında meyvedeki doğal mayalar ve bakteriler şekerleri parçalayıp:
- organik asitlere,
- esterlere,
- alkollere,
- meyvemsi aromalara,
- çiçeksi notalara
dönüştürüyor.
Bu maddeler daha sonra çekirdeğin içine işliyor. Kahve kavrulduğunda da ortaya “böğürtlen”, “yaban mersini”, “çarkıfelek”, “bal”, “çikolata” gibi tatlar çıkıyor.
Yani duyduğumuz bu tatların hepsi kahvenin kendi kimyasından doğuyor, dışarıdan aroma ekleme değil.
Kontrollü Fermentasyon: Tatları Yönlendirmek
Son yıllarda dünya çapında kahve işleme teknikleri gelişti. Artık üreticiler fermantasyonu tamamen bilimsel yöntemlerle kontrol edebiliyor:
- Kahve meyvesi oksijensiz tanklara alınıyor,
- İçine seçili maya kültürleri ekleniyor,
- Sıcaklık, pH ve şeker (Brix) seviyesi takip ediliyor,
- Fermentasyon 48–120 saat arası istenen aromaya göre yönetiliyor.
Bu sayede kahvenin tadı daha net bir şekilde yönlendirilebiliyor.
Örneğin tropik maya türleri daha çarkıfelek aroması, bazı laktik asit bakterileri daha yumuşak ve kremamsı bir gövde, bazı mayalar ise böğürtlen/berry tatları oluşturuyor.
Aslında yapılan şey kahvenin potansiyelindeki gizli tatları açığa çıkarmak.
Türkiye’de Fermente Kahve Örnekleri
Türkiye’de son dönemde kontrollü fermentasyon kahveleri ile öne çıkan üreticilerden biri de yerli bir mikro kavurucu. Bu üretici, farklı maya kültürleri ve kapalı tank fermentasyon tekniklerini kullanarak:
- böğürtlen aromalı,
- çarkıfelek (passion fruit) aromalı,
- tropikal meyvemsi,
- kakao ve karamelli
doğal tat profillerine sahip özel seri kahveler yayımladı.
Bu örnek bize şunu gösteriyor: Artık Türkiye’de de dünyadaki “aroma yönlendirmeli fermentasyon” trendi bilimsel yöntemlerle uygulanabiliyor. Kahve meraklıları, doğal fermente aromaların sunabildiği bu yeni lezzet dünyasına ülke içinde de ulaşabiliyor.
Fermente Kahvenin Geleceği
Görünen o ki fermentasyon, kahvenin sadece işleme yöntemi değil; aynı zamanda bir yaratıcılık alanı haline geliyor. Türkiye’de bu alanda öncü çalışmalarıyla dikkat çeken HÜÜP Coffee, farklı maya kültürleri ve kapalı tank teknikleriyle kahvede yeni tat ufukları açıyor. Yöresel çekirdeklerin bilimsel fermantasyon süreçleriyle buluşması sayesinde kahve artık yalnızca bir içecek değil, bir aroma keşif yolculuğu.
Bugün böğürtlen aromalı, yarın çarkıfelek veya ananas notalı kahveler görmek bu yüzden mümkün. HÜÜP Coffee’nin geliştirdiği özel fermentasyon serileri, bu çeşitliliğin Türkiye’deki en somut örneklerinden biri. Üstelik tüm bu tatlar tamamen doğal ve bilimsel bir sürecin sonucu olarak ortaya çıkıyor.

Son Söz
Kahvede aromanın geleceği, kimyayı ve doğayı bir araya getiren fermantasyonda saklı. Türkiye’de bu alanın gelişmesine önemli katkılar sunan HÜÜP Coffee, doğal fermentasyonla elde edilen aromatik kahveleri ulaşılabilir kılarak yeni bir kahve kültürü oluşturuyor.
Kısacası, böğürtlen gibi kokan bir kahve, içine böğürtlen atıldığı için değil; bilimin ustalıkla kullanılması sayesinde öyle kokuyor.
Sponsorlu İçerik


