Medyanın son zamanlarda kürtaj meselesi hakkında bu denli ses çıkarmasının nedeni Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşen bir davadan kaynaklıydı. Ancak global anlamda birçok insanın ses çıkardığı ve protestolar düzenlediği bu konu hakkında doğru bilinen fazlaca yanlış bilgi bulunmakta. Bunlara geçmeden önce olayın kökenine inmek, Amerika’da neler yaşandığına göz atmak gerekmektedir.
24 Haziran 2022 tarihinde ABD Yüksek Mahkemesi, bir bireyin kürtaj hakkını koruyan ve dönüm noktası kabul edilen 1973 kararını geri çekti. Bu durumda tıbbi ihtiyaçla alakalı olan bu durum otomatik olarak kararları bireyin değil eyalet ve yerel yönetimin vereceğini belirlemiş oldu. Kişisel bir bakış açısıyla bakacak olursak; kendi vücudunuzla alakalı neler yapıp yapamayacağınıza yönetim karar verecek. Örneğin estetik yaptıracaksınız, bu durumda yine öncelikle yönetimden izin almanız gerekmekte. Burada birçok insanın karşı çıkacağı konu estetikle bebek aldırmanın bir olmadığı çünkü bebeğin aslında canlı olduğudur. Ancak bu bakış açısı tamamen yanlış çünkü ne yazık ki erken gelişim biyolojisi hakkında halk olarak pek de fazla bilgimiz yok.
Bu davada da kalp gelişimi, cenin ağrısı ve yaşayabilirliğin tümü; kürtaj kısıtlamalarına neden oldu. Örneğin, Teksas’ın 2021 “Kalp Atışı Yasası”, kalp hücrelerinin artık attığını ve bu nedenle 6.haftadan sonra kürtajın yasak olduğunu ifade etmektedir. Ancak işin komik tarafı gebeliğin bu evresinde atmayı bırakın daha oluşmuş bir kalp bile bulunmamaktadır.
Gündemdeki kürtaj problemlerinde gözlemlenen gebelik biyolojisi hakkında yanlış bilinen 5 temel bilgi bulunmaktadır.
1. Hamilelikteki erken zaman çizelgesini yanlış anlamak oldukça basittir.
Burada kastedilen durum, hamileliğin başlarında gerçekleşen gelişimlerin sırasının karıştırılması veya tamamen yanlış anlaşılmasıdır. Aslında standart bir hamilelik saati sperm ve yumurta karşılaşmadan önce, ortalama biçimde 2 hafta önce işlemeye başlar. Bir yumurtalık, yaklaşık 28 günlük regl döngüsünün 14.günü civarında 1 yumurta bırakır. Bu, bir sperm bir yumurtayı döllediğinde, kişinin resmi olarak 2 haftalık hamile olduğu manasına gelmektedir. Bilinenden farklı olduğu için kulağa biraz anormal gelse de biyolojik olarak durum böyledir.
Bu kürtaj yasağının özellikle saçma olmasının nedeni ise döllenmeden 4 hafta sonra başlayacak olması. Geri sayım, reglin gecikmesinden 2 hafta sonra olduğundan ve bu da çoğunlukla bireyin hamile olabileceğinin ilk belirtileri olduğundan; bireyin kürtaja erişmesi için oldukça az bir vakit kalmış olacaktır. Ayrıca bu tarihler tamamen regli düzenli olan bireyler için geçerlidir zira dünyada birçok birey, regl düzensizliği yaşamaktadır.
2. Hamilelik, yalnızca yumurta ve spermin buluşmasından oluşmaz.
Biyolojik olarak baktığımızda yumurta ve spermin buluşması zigot oluşumunu, döllenmeyi gerçekleştirir. Ancak Duke Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Doğum Uzmanı Ve Jinekolog Jonas Swartz, her döllenmiş yumurtanın hamileliğe neden olmayabileceğini belirtiyor. Araştırmacılara göre, döllenmiş yumurtaların %50’ye yakını rahime yerleşemiyor. Bu yüzden hamilelik yalnızca döllenmeyle bitmiyor. Devamında gerçekleşen hücre topunun rahime gitmesi, yerleşmesi ve hormonların doğru çalışması gibi birçok mekanizma bulunmakta.
Amerika’daki bazı eyaletlerdeki milletvekilleri, döllenmiş bir yumurtaya uygulanan kürtajı bile değerlendirmeye almakta ki Oklahoma’da zaten buna karşı duran bir yasa da mevcut. Örneğin hamile kaldınız ancak yumurta fallop tüpü gibi tamamen yanlış bir noktaya konumlandı. Dış gebelik olarak da bilinen bu durum iç kanamaya kadar ilerleyip yaşamınızı tehdit etse dahi kürtaj yaptıramayabilirsiniz.
3. Kalp atışı yasası.
Amerika’nın Teksas eyaletindeki yasaya göre eğer doğmamış bir çocuğun kalp atışı tespit edilirse kürtaj yasaktır. Ancak hamilelikte erken dönemde ultrasona giren birçok bireyde tıpkı kalp atışı gibi ritmik bazı sesler duyulabilir. Ancak bunlar kalp kapakçıklarının açılıp kapanmasından değil ultrasonun kendi sesidir. Bu duruma dayanarak da bir yasa çıkarılması ne derecede doğrudur, tartışılır.
4. Fetal ağrının tanımlamasının zor olması.
Kürtajı yasaklamak adına sıklıkla kullanılan biyolojik önergelerden biri de fetüslerin ağrı hissettiği iddiasıdır. 11. haftaya gelen gebelikte fetüs; ağrıyı ve acıyı hisseder, bu yüzden de kürtaj yapılamaz gibi bir düşünce hakim. Ancak acıyı deneyimlemek için öncelikle duyuların zararlı olan uyarıcıyı algılaması gerekmektedir. Bu sinyaller sonrasında beyne iletilerek yorumlanacak ve bir tepki oluşturulacaktır. Size de bir fetüsün bunları yapması imkansız gelmedi mi? Doğru çünkü fetüste acıyı ve daha birçok duyguyu algılayabilecek beyin bağlantıları, hamileliğin yaklaşık 24 ya da 25.haftasına kadar oluşmamakta.
5. Fetüsün tek başına hayatta kalması karmaşık tıbbi hesaplamalara dayanır.
Canlılık kavramı, çoğunlukla fetüsün doğumdan sonraki hayatını belirtmek için kullanılsa da aslında böyle bir net nokta bulunmamakta. Sonuçta bir fetüsün gebeliğin hangi haftada doğduğu, kaç kilo doğduğu, cinsiyeti, gelişim ya da genetiksel problemleri gibi birçok etken canlılık kavramını da etkileyecektir.
Tüm bunlarla birlikte kürtaj hakkında net bir yargıya varmak için öncelikle bilimsel gelişmelerden haberdar olmalı, yanlış bilgilerin yayılmasına yer verilmemelidir.
Kaynakça
https://www.medpagetoday.com/special-reports/exclusives/96441
https://www.sciencenews.org/article/abortion-roe-v-wade-pregnancy-biology-supreme-court-ruling