Bu yazımız ağırlıklı olarak Carl ZIMMER’ın Virüs Gezegeni isimli kitabından alıntılanmıştır.
Carl ZIMMER’ın kitabında da bahsettiği gibi yaşam ve ölüm veren ezeli yoldaşlarımız olan virüslerden bugün bakteriyofajları inceleyeceğiz. Bakteriyofaj kelime anlamıyla Antik Yunanca’da “bakteri yiyen” anlamına gelmektedir. Bakteriyofajlar çok farklı virüs ailelerine mensupturlar. Microviridae, Rudiviridae örnek olarak verilebilir. RNA veya DNA içerebilirler. Genel olarak 3 farklı hattan oluşur; kuyruklu bir ikosahedral kafa (20 kenarlı), kuyruksuz bir ikosahedral kafa ve filamentli form.
Faj olarak da isimlendirilen bu virüs 1915 yılında Frederick W. Twort tarafından tesadüfi bir şekilde keşfedildi. O dönem çiçek hastalığı aşısını yapmanın daha kolay bir yolunu ararken petri kabında çoğalttığı hücreleri enfekte ederek aşı stokları oluşturup oluşturamayacağını merak ediyordu. Deneyi başarısız oldu ama çok garip bir şey fark etti. Bakteriler petri kabının her yerine yayılmıştı fakat bazı noktalarda camsı benekler seçilebiliyordu. Bu noktaları merak eden Twort; bu noktaları canlı bakteri kolonilere aktarıp gözlemlemeye başladı. Twort bu kaplarda ne gördü dersiniz?
Birkaç saat içinde çok daha fazla ölü bakteriler içeren noktalar oluşmuştu. Twort farklı bir bakteri kültürü yapılmış petri kabına bu noktaları aktardığında hiçbir şey olmadığını fark etti. Bu konuya tam olarak açıklık getiremeyen Twort’un imdadına 2 sene sonra Felix d’Herelle yetişti. Aslında Felix, Twort’tan bağımsız olarak aynı keşfi yapmıştı. Bir askeri doktor olan Felix I. Dünya Savaşı sırasında dizanteri üzerine çalışırken, Shigella’nın neden olduğu ölümcül olabilen ishallerle karşılaşıyordu. Shigella’yı ve diğer bakterileri keşfetmek için hastalarının dışkılarını filtrelerden geçirdi. Filtreden geçebilen ancak virüsler ve moleküller olabilirdi. Filtreden geçen camsı berrak sıvıyı Shigella örneğiyle karıştırıp petri kabına yaydığında birkaç saat içinde Twort’un da keşfettiği camsı beneklerin oluştuğunu fark etti. D’Herelle bunun üzerine Shigella’yı öldürenin bir virüs olduğunu anladı. Bu virüse bakteri yiyen anlamına gelen “bakteriyofaj” ismini verdi.
Eğer bu fajlar bakterileri öldürebiliyorsa Shigella’yı da ortadan kaldırabilirdi. Bunun üzerine d’Herelle kendi üzerinde deney yapmaya karar verdi. Shigella içeren sıvıyı filtreleyip içti ve aynı zamanda derisine de enjekte etti. Etkili olduğunu fark eden d’Herelle bunları hastaları üzerinde denedi ve olumlu sonuçlar gözlemlendi. Peki neden hala fajları tedavi yöntemi olarak kullanmıyoruz?
Çünkü fajların etkileri gözlemlendikten kısa bir süre sonra -yaklaşık 11 sene- penisilin keşfedilmişti. Bakterilerle savaşmak için antibiyotikler kullanıldı ve fajlar arka planda kaldı. Hatta zamanında Loreal markası cilt yaralarını tedavi edebilmek için faj içerikli kremler geliştirip bu pazara yatırım bile yapmıştı. Hala fajlar için çeşitli enstitüler kurulmaktadır. Fajların şu an etkin olarak tedavide kullanılmamasının diğer bir nedeni de her birinin belirli bir bakteri konağına özgün olup çok çeşitli tür ve suşlara sahip olmasıdır. Aynı zamanda antibiyotiklere karşı direnç geliştirebilen bakterilerin fajlara karşı da direnç geliştirebildiği gözlemlenmiştir.
İlk Yayımlanma Tarihi: 22 Ekim 2021
Güncellenme Tarihi: 23 Eylül 2023
Kaynakça
Zimmer, Carl. (2020). “Virüs Gezegeni”. Alfa Yayınları.
https://www.nature.com/articles/srep22636
https://bakteriyofajtedavisi.com/blog-detail/bakteriyofaj-ve-bakteriyofaj-terapisi-nedir/17
https://www.britannica.com/science/bacteriophage
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/16791793/
https://gfycat.com/gifs/tag/bacteriophage