Hipnoz Nasıl Çalışır? Beyinde Hipnoz Altında Ne Oluyor?

Hipnozun ardındaki bilimi, davranışları nasıl değiştirdiğini ve cerrahiye nasıl yardımcı olduğunu keşfedin.

Öncelikle kelimenin etimolojisine bakalım. Fransızca hypnotiser “psikolojik telkin yoluyla derin uyku haline sokmak” fiilinden alıntıdır. Fransızca fiil, İngilizce aynı anlama gelen to hypnotise fiilinden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca ʰýpnos ὕπνοσ  “uyku” sözcüğünden türetilmiştir.

Tanımı

Hipnoz, bir içsel özümseme, konsantrasyon ve odaklanmış dikkat halidir. Güneş ışınlarını odaklamak ve onları daha güçlü hale getirmek için büyüteç kullanmaya benzer. Benzer şekilde zihnimiz konsantre olduğunda ve odaklandığında, zihnimizi daha güçlü kullanabiliriz. Hipnoz, insanların potansiyellerini daha fazla kullanmalarına izin verdiği için kendi kendine hipnozu öğrenmek, kendini kontrol etmenin nihai eylemidir.

Bir grup gönüllünün sahneye çıkıp sallanan bir saate boş boş bakmaları, sonra bir anda gıdıklayan tavuklara dönüşmeleri epey eğlenceli görünüyor ama acaba hipnoz, eğlenceli bir sahne gösterisinden mi ibaret?

Hipnoz kesinlikle modern bir teknik değil. Bilinen ilk tıbbi kullanımı, M.Ö. 1550 dolaylarında yazılan Mısır Ebers Papirüsü’nden geçiyor. İnsanları derin bir trans haline sokma becerisi zamanla gelişerek bağımlılık yapıcı alışkanlıkları değiştirmek veya rahatsızlıkları tedavi etmek amacıyla bilinçaltına ulaşıp yeni telkinler ekmeye dönüştü.

Bununla birlikte, beyinle ilgili birçok şey gibi hipnoz fenomenini de bilim insanları hala çözmüş değil. Hipnozun başarısı, sözlü ve görsel rehberler aracılığıyla yüksek bir rahatlama ve odaklanma haline girmeye dayanıyor. Bu haldeki kişinin beyninin telkine daha açık olduğu düşünülüyor. Bu tekniğin neden işe yaradığı ve beynimize ne yaptığı konusunda iki ana teori mevcut… “Değişmiş hal teorisi” hipnozun uykuya çok benzediğini öne sürüyor. Transa benzer bir haldeyken beynin süreçleri farklı çalışıyor ama telkini benimsediğinizi kabullenecek kadar uyanık değilsiniz. “Hal dış teorisi” ise uykunun aksine, hipnotize edilen kişinin olanların farkında olduğunu ve hipnoz uzmanının talimatlarına aktif olarak katıldığını öne sürüyor. Bununla birlikte, hangi teorinin doğru olduğu konusunda tartışmalar ve belirsizlikler sürüyor.

Nasıl hipnotize oluyoruz?

Bir hipnotist veya hipnoterapist, sözlü telkinler kullanarak kişiyi bir rahatlatma haline sokuyor. Hipnotist kişinin hayal gücüne ve gerçekte orada olmayan bir şeye daha fazla vurgu yaptıkça kişi hipnotik bir hale girmeye başlıyor.. Bununla birlikte şunu söylemekte fayda var ki, herkes hipnotize edilemiyor. Bazı kişiler tüm hipnoz tekniklerine bağışık ve hiçbirine tepki vermiyorlar. Nüfusun küçük bir yüzdesi ise çok daha kolay hipnotize edilebiliyor. Hipnoza yatkın olanlarda bu teknik ameliyat sırasında da kullanılabiliyor. Hatta bazı hastaların hipnoz sonrası telkinlere de yanıt verdiği, verilen bir talimatı yıllar sonra uygulayabildikleri biliniyor. Yüzde 15-20’lik bir kesim ise ‘düşük hipnotize’ grubunda yer alıyor.

Hipnotize edilebilen çoğunluk içinde yer alanlar için hipnoz bir tedavi yöntemi olarak da kullanılmaktadır. Sigara bağımlılığı, obezite ve anksiyete tedavisi gibi sorunlu davranışların tedavisinde işe yaradığı belgelerle kanıtlanmıştır. Yani hipnoz sadece bir sahne performansı değil, oldukça yararlı bir tıbbi araç.

Hipnoterapinin İcadı

Hastaların gözlerine derin derin bakarak onları iyileştirdiğini iddia eden Alman Doktor Franz Anton Mesmer, yeni bir bilim alanından faydalandığını öne sürüyordu: hayvan manyetizması.

18. yüzyılın sonlarında yaşayan Mesmer, vücudun manyetik bir “sıvı” ile çevrili olduğuna inanıyordu. Mıknatısla veya kendisi gibi “doğal manyetik kuvveti daha yüksek” bir insanın yardımıyla bu sıvı hareket ettirilebilir, böylece hastanın sorunları tedavi edilebilirdi. Bunlar yapılırken hastanın zihinsel hali telkine açık olmalıydı. Mesmer’in günümüzde “mesmerizm” adıyla bilinen tekniği Viyana’da hızla yayıldı. Ancak tedavinin işe yaramadığı ve meslektaşları tarafından onaylanmadığı söylentileri de bir o kadar hızla yayıldı. Hayvan manyetizması teorisi hatalarla dolu olmasına rağmen Mesmer’in doğru yaptığı bir şey vardı. Hastalarında tetiklediği telkinlere açık zihinsel hal, bugün gördüğümüz etkili hipnozun temelini oluşturdu.

1880’li yıllarda hipnoz üzerine detaylı araştırmalara yapmaya başlayan İngiliz Doktor James Braid ile bu konu daha da önem kazandı. Hipnoz ismi ise Yunan mitolojisinde uyku tanrısı olan Hypnos’dan adını aldı.

Beyinde Hipnoz Altında Ne Oluyor?

Trans esnasında korteksin en ilkel parçası olarak bildiğimiz limbik sistemin uyarılması prefrontal sistemi baskılamakta ve bilgi işlemesi durmaktadır. Prefrontal korteks hafıza, düşünme, karar verme, idare etme gibi çok sayıda bilişsel işlevde rol oynar ve korteksin büyük bir bölümünü teşkil eder. Normalde bu bölge hipnoz sırasında etkinleşir ancak dorsolateral kısmı (karar verme işlevini yapar) kişi hipnoza girdiğinde bloke edilir. Bu nedenle bu bölge “bilinç gardiyanı” olarak bilinmektedir..

Normalde duygular, içsel farkındalık ve motivasyonun yönetildiği bölüm olan limbik sistem ile mantıksal analizlerin ve üst düzey planlamanın yapıldığı bölüm olan neokorteks arasında bir iletişim vardır. Günlük yaşamda dıştan gelen kelimeler hem neokerteks hem de limbik sistemlerce değerlendirilir. Ancak hipnoza yatkın kişilerde limbik sistem hakimken hipnoza dirençli kişilerde neokorteks hakimdir. Bu kişiler hipnotistin telkinlerini sürekli kritize ettikleri için telkinlere adapte olmakta zorlanırlar. Hipnozibilitesi yüksek olan insanlar ise kelimeleri doğrudan duygu yüklü olarak algılarlar ve motive olurlar. Duygu durumları hipnotistin telkinleriyle uyumlu hale gelir. Kritik analiz en alt seviyeye düşer.

Bir örnek vaka ile yazıyı bitireceğim: Açık kalp ameliyatlarını ve organ nakillerini sadece hipnotik ağrı hafifletme ile gerçekleştirmek mümkün görünmüyor ama o kadar invaziv olmayan ameliyatlar sırasında ağrıyı hipnozla yönetmek mümkün. Paris’te yaşayan Gineli şarkıcı Alama Kante, 2014’te boğazındaki paratiroit bezi tümörünün alınması için ameliyat edildi. Hayati risk taşıyan bir tümör olmasa da alınmaması şarkıcının kariyerini bitirebilirdi. Kante dünyada ilk kez, anestezi almak yerine hipnotize edilerek ameliyata girdi. Bu sayede ameliyatın kritik anlarında şarkı söyleyebiliyor, cerrahlar da ses tellerine zarar vermediklerini anlıyorlardı. Ameliyat başarılı geçti. Kante ise ameliyat boyunca çok uzaklardaki Senegal’i düşünüyordu ve hiçbir şeyin farkında değildi…

Bilimle Kalın…


Kaynak
https://www.etimolojiturkce.com/kelime/hipnotize
How It Works- Eylül 2020/09- sayı : 23 syf-31

+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Bu içeriği paylaşın

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top