Sadece Söylenti Olduğunu Düşündüğümüz ”Ölüme Yakın Deneyimler” Aslında Gerçek Olabilir Mi?

Günümüzün çarpıcı tartışma konularından biri olan ölüme yakın deneyimler hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz? Ölüme yakın deneyim aslında ne anlama geliyor? Bilimsel olarak bir açıklaması var mı? Bu yazımda kafamızı kurcalayan her soruya dair bir açıklama yapmaya çalışacağım.

İlk olarak, ölüme yakın deneyim kavramının tam olarak ne anlama geldiğini açıklamak istersek; bir insanın kalbinin durması veya derin anesteziye girmesi gibi yaşamı tehdit eden durumlar ortaya çıktığında, ölüme yakın deneyimler yaşadıklarını belirten birey sayısı oldukça fazladır. Hatta bazı insanlar bedenlerini terk etme ve çevreyi gözlemlediklerine dair görüşler bildirmişlerdir. Buna göre ”ölüme yakın deneyimler” kavramını yaşamı tehdit eden olaylar varlığında ortaya çıkan durum olarak açıklayabiliriz. Ölüme yakın deneyimler bir çok insan için inanması güç bir durum olarak gözükebilir. Fakat bakış açımızı değiştirecek olursak bu olaylar kurgu olamayacak kadar çok sayıda ve her biri iyi belgelenmiş şekilde bulunuyor.

Peki ”ölüme yakın deneyimler” hakkında popüler teoriler nelerdir?

1. Oksijen yetersizliği

Bu deneyimleri bilimsel açıdan teorileştirmek istersek, oksijen yetmezliği en mantıklı açıklamalardan biri olarak karşımıza çıkıyor. İnsanların, oksijen kaybı ve anesteziyle ilgili problemlere bağlı olarak vücutlarının travmaya verdiği nörokimyasal bir tepki olduğunu savunan bir çok doktor vardır. Fakat ölüme yakın deneyim yaşayan insanların çoğu bu açıklamanın yetersiz kaldığını ve yaşadıkları deneyimi tam olarak açıklayamadıklarını vurguluyorlar.

2. Olasılıklara karşı hayatta kalmak

Bazı hastaların nefes almadan, nabzı olmadan, çok soğuk suya daldıktan sonra iyileştiklerine dair raporlar var. Hatta cerrahlar bu koşulları hastanın operasyonunun iyi geçmesi adına kasıtlı olarak da yapabiliyor. Bu teorinin ana fikri ise, yaraları yeterince iyileşene kadar hastayı ölümle yaşam arasında tutmaktır.

3. Anestezi farkındalığı

Çoğu zaman doktorlar ölüme yakın deneyimleri 1.000 hastadan birinde görülen ”anestezi farkındalığı” durumuna bağlarlar. Anestezi farkındalığı ise hasta anestezinin etkisi halindeyken operasyona dair sesleri, konuşmaları hatta ameliyathanede çalan müziği duyabildiğinde ortaya çıkar.

Aklımızı kurcalayan diğer bir soruya gelirsek, bu deneyimler hakkında bilimsel bir deney/çalışma bulunuyor mu?

Ölüme yakın deneyimler hakkında çok az nesnel araştırmalar olmasına karşın sayısal verilerle desteklenen birkaç çalışma bulunuyor. Örnek verecek olursak, Southampton Üniversitesi’nin bünyesinde yer alan araştırmacılar, 2000’den fazla kalp krizi geçirmiş hasta üzerinden dört yıllık uluslararası bir araştırma yürüttüler. AWARE (canlandırma sırasında farkındalık) olarak adlandırılan çalışma sırasında araştırmacılar, kalp durmasının farkındalık genişliğini ve bu sırada yaşanan zihinsel deneyimler üzerinde durdular. Çalışmaya katılan 2.060 hastadan 300’ü hayatta kalırken bunlardan 140’ı olayla alakalı detaylı deneyimlerini araştırmacılara aktarabildi. Araştırmacıların ulaştığı sonuç ise, hastaların yaklaşık %40’ının canlandırmadan önceki veya kalplerinin durduğu zamana dair bir miktar farkındalık ile çalışmayı tamamladıklarıdır. Yine de bu topluluğun çalışmayla alakalı belirli bir anıları bulunmamaktadır. Buna göre, birçok insanın kalp durması esnasında zihinsel aktiviteye sahip olduğunu ancak iyileşme evresinden sonra genellikle bu aktiviteyle ilgili anılarını kaybettiğini gösteriyor. Araştırmayı yürüten doktorlara göre buna neden olan etmenler, beyin hasarı veya yatıştırıcı benzeri ilaçlar olabilir.

Sonuç olarak, kulaktan dolma söylentilerin yanı sıra gerçekten bu deneyimi yaşamış olan insanların sayısı oldukça fazladır. Ölüme yakın deneyimler hakkında bilgi yelpazemizi genişletmek adına araştırmalar günümüzde de hala gerçekleşmektedir. Beyaz ışık görmek, hayatımızın çarpıcı anılarının gözümüzün önünden geçmesi gibi inanmakta güçlük çektiğimiz fakat sık sık duyduğumuz söylentiler aslında hayati tehlike altındayken beynimizin verdiği nörokimyasal bir tepki bile olabilir.

Daha fazla içerik için Moletik’i takip etmeyi ve fikirlerinizi yorumlarda bizlerle paylaşmayı unutmayın.


Bu içerik de ilginizi çekebilir
Ölü Bir İnsanı Hayata Döndürmek Mümkün mü?


İlk yayınlanma: 14 Ağustos 2022
Güncellenme: 22 Mayıs 2023

Kaynak

https://www.verywellmind.com/about-near-death-experiences-4588308
https://www.sciencedaily.com/releases/2008/09/080910090829.htm

+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
Bu içeriği paylaşın

1 thought on “Sadece Söylenti Olduğunu Düşündüğümüz ”Ölüme Yakın Deneyimler” Aslında Gerçek Olabilir Mi?”

  1. Neden olduğunu bilmiyorum ama ben de böyle birşey deneyimlemek isterdim. Mesela şu filmlerde beyaz ışık sahnesi ve kişinin ölüp de hayata dönmesi hep ilgimi çekmiştir. 😶

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Scroll to Top